Lütfi Dilek: İşçinin çiftçinin hakkını alacağız, bu memleket bizim

Köyde doğan her çocuğun iki doğum tarihi vardır. Birisi 1 Ocak diğeri 15 Haziran. Benim doğum tarihim de 15 haziran 1954. Doğduğum yer Konya Cihanbeyli Kırkışla köyü. 1968 yılında Türkiye Komünist Partisi ile tanıştım, 1971 yılında ise üyesi ve emekçisi oldum. Bir çok farklı işte çalıştım ve her sektörden onlarca emekçinin yaşadığı sömürüyü gördüm. Emekçilere haklarını anlattım, Partimi örgütledim, Sosyalizmin işçi sınıfının tek kurtuluşu olduğunu göstermeye çalıştım. İşçilik yaşamıma 10 yıl çalıştığım ecza deposunda başladım. Köyde tarlalarda geçen zamanı saymazsak. Emekçilerin örgütlenmesinin yakıcı hale geldiği bir dönemde sendikalarda profesyonel olarak çalışmaya karar verdim. Maden-İş sendikasında ve Bank-Sen de sendikacılık yaptım. Seydişehir Alüminyum Tesislerinde işçi olarak çalıştım. Burada da DİSK sendikasının örgütlenme daire başkanı olarak görev aldım. 1980 darbesinde her örgütlü komünistin başına gelen benim de başıma geldi: tutuklandım ve yargılandım. 1981 yılında bırakıldım. Yargılama yıllarca sürdüğü için bir süre iş bulamadım. Örgütlü yaşamdan ise vazgeçmedim.

Geçim kaygısı ile iş ararken işçi sınıfının örgütlülüğüne yeniden kavuşması için çaba göstereceğim Konya Şeker Fabrikası’nda işçi olarak çalışmaya başladım. Rusya’dan Türkiye’ye malzeme taşıyan tırlarda şoförlük yaptım. 1999 yılında emekli oldum ama Türkiye’de her emekçi gibi çalışmaya devam etmek zorundaydım. Şehirlerarası otobüs firmalarında şoförlük yaparak sürdürdüm ekmek kavgamı. Bir süre de işçi servislerinde şoförlük yaptıktan sonra fiilen de emekliye ayrıldım. Ancak sosyalizm mücadelesinden hiç bir zaman emekli olmadım. 17 yıldır İl Başkanlığını yaptığım Türkiye Komünist Partisi’nden Konya’da iki kez milletvekili ve bir kez Belediye Başkan adayı oldum. Şimdi de “Bu Düzen Değişmeli Platformu” Konya Bağımsız Milletvekili adayıyım.

KONYA BİR EMEKÇİ ŞEHRİDİR!

Konya, Cumhuriyet kurulduğundan bu yana iki yönüyle öne çıkıyor: Birincisi büyük sanayi bölgelerindeki işçi yoğunluğu ile, ikincisi tarım ve çiftçi şehri olmasıyla. Hem sanayide işçiler hem de tarlada çiftçiler son 16 yılda perişan oldu. İşçinin aldığı ücret kiraya, yola, çiftçinin kazandığı da mazota, gübreye gitti. Bu da yetmezmiş gibi şeker pancarını sattığı fabrikası da bir kaç zengine peşkeş çekildi. Hükümet bunları yaparken Belediye de kamulaştırma adı altında emekçilerin konutlarına haraç mezat el koydu. Konya yurttaşı bu yağma düzenini hak etmiyor. Konya’nın çiftçisi petrolün, işçisi patronun, gecekondu sahibi müteahhitin tercih edildiği bu düzeni hak etmiyor.. Konya’da bu duruma bir tek sosyalizmin bağımsız sesini haykıranlar; biz karşı duruyoruz.

Ben de, işte bu bağımsız sesi yükseltmek için seçim sandıklarında düzenin oyununu oynayanların karşısına Bu Düzen Değişmeli Platformu’nun bağımsız milletvekili adayı olarak çıkıyorum. Fabrikada emekçi hakkını alsın diye, çiftçi ürettiğinin karşılığını bulsun diye, öğrenciler kafelerde çalışmadan okuyabilsin diye, anneler, babalar çocuklarının bilimsel eğitim aldığını görebilsin diye, bu ülkenin toprakları yabancı askerlerden temizlensin diye, bu düzenin değişmesini savunuyorum. Konya’yı gericiliğe, piyasacılara, sahte çözümcülere teslim etmeyeceğiz. Meydan boş değil. Meydan mücadele edecek emekçileri, ilericileri, yurtseverleri çağırıyor.

Tüm Türkiye’de söylediğimiz Konya’da söylüyoruz:

İşçilerin örgütlenmesi ve hakkını aramasının önündeki tüm engelleri ortadan kaldıracağız. Üreten işçilerin çalıştıkları işyerlerinde söz sahibi olmasından daha doğal ne olabilir?

Çitçiyi petrolcüye, gübreciye, tüccara mahkûm etmeyeceğiz. Gübresini, mazotunu devletten ucuza alacak, ürününü devlete hakkıyla satacak.

Öğrencilerin eğitim yaşamı boyunca tüm masrafları devlet tarafından karşılıksız sağlanacak.

Konya’da İsrail pilotlarının eğitim aldığı Nato üssünü kapatacağız.

Tüm bu dediklerimiz bu düzen değişsin diyenlerin çoğalmasıyla olacak. El ele verelim, bu düzeni değiştirelim.

Oylar düzenci ittifaklara değil, oylar düzen değişikliğine!