Özge Aydemir Güney: Bu düzeni değiştireceğiz

27 Ekim 1981 Eskişehir doğumluyum.

İlkokulu 3 şehir 3 bölgede okudum. Yücetepe ilkokulunda başlayan okul serüvenim 3. sınıfa geçtiğimde ailemin Şırnak’a tayininin çıkmasıyla Şırnak Cumhuriyet İlkokulunda devam edecekti ancak bu çok kısa sürdü. 1989’da ailem, dönemin çalkantılı atmosferi nedeniyle Şırnak’ta eğitim alamayacağıma karar verdi. Önce Ankara’ya babaannemin yanına Kılıçali Paşa İlkokulu’na aldırıldı kaydım, uyum sorunu yaşayınca da anneannemin yanına İzmir Vasıf Çınar ilkokulu’na.

Sistemin yanlışlığı, ağırlığıyla 9 yaşında tanışmış oldum. İlkokulu İzmir’de bitirdim. Şark görevini tamamlayan babamın tayini Ankara’ya çıkınca ailemle tekrar bir araya geldim. Aliye Yahşi Anadolu Kız Meslek Lisesinde Kuaförlük bölümünde okudum, eğitim hayatımı 1998’de burada tamamladım.

Sonraki 6 yıl boyunca bir kuaför salonunda çalıştım. 2004’te hem kendi kuaför salonumu açtım hem de Yılmaz Güney ile evlendim. 2005 yılında ilk çocuğum Yaren Güney’i dünyaya getirdim. 2014 Kasımı’nda birçok küçük esnaf gibi ağırlaşan yüklere dayanamayarak dükkanı kapattım. Bir buçuk yıl kadar evde kaldım. 2016’nın Ekim ayında Ostim’de bir fabrikanın baskı bölümünde işe başladım. 4 ay öncesine kadar baskı bölümünde çalışmaya devam ettim. Şimdi 6 aylık hamile olduğum için aynı fabrikanın ofis bölümünde çalışıyorum.

Örgütlü siyasetle 2003 yılında tanıştım, 2013 yılında Türkiye Komünist Partisi’ne üye oldum.

Bağımsız milletvekili adayıyım. Bu Düzen Değişmeli dediğim için, bu düzeni değiştirebilmek için.

Annelerin ninnilerinden

spikerin okuduğu habere kadar,

yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı…

Derdimiz bu… Çünkü biliyoruz, görüyoruz, anlıyoruz:

Gideni ve gelmekte olanı!

RENKLERİN EN GÜZELİYLE BOYAYACAĞIZ ANKARA’YI

Memurların ve öğrencilerin gri şehri derler Ankara’ya. Gezilecek çok yeri yoktur, mesela bir deniz kenti değildir ama insanı insan yapan dostlukların paylaşımların şehridir, buğulu cam ve biraz da çay kokusudur aslında. Mücadelenin, direnişin en güzel kentidir Ankara.

Cumhuriyetin şehridir çünkü. Bir zamanlar sadece gelmek zorunda kalanların ama sonra içinden kurucu bir irade tarafından dört elle mağrurlaştırmaya çalışanların şehridir Ankara.

Cumhuriyet’in bitişini en yakından hissetmesi bundandır belki, kucağında art arda patlayan bombaları kusar barındırmaz içinde. O hâlinin yakıcılığını iki kat yaşar ülkemin diğer kentlerinden. Bundandır belki eskiye olan özlemin herkesi kavuruşu ve bundandır belki yeniye olan ihtiyacın en yüksek olduğu kent oluşu.

Yağmalanmışlığın, kentsel dönüşümün en hırsla en göze sokulası biçimde yapıldığı şehir Ankara şimdi yeni bir sancıda. Bu sancı değiştirecek her şeyi. Bu sancı kurdurtur yeniden bir kenti bir ülkeyi.

Ve benim parçası olduğum Ostim, bir işçi havzasıdır Ankara’da, birbirinden habersiz aynı çaresiz hayatlarda yaşayan, birbirlerinin yüzlerine bile bakmadan yaşayan dolup boşalan… Ankara’nın kaderini değiştirecek gücün kendi ellerinde olduğunu bilmeden.

“Bu düzen değişmeli” hedefiyle yola çıkarken tüm griliğine inat donatacağız bu kenti, renklerin en güzeliyle umudun sosyalizmin rengiyle…